
MUSTAFA KEMAL İNGİLİZLERLE ANLAŞTI.. ÖYLE Mİ?
Yavuz Gezer
MUSTAFA KEMAL İNGİLİZLERLE ANLAŞTI.. ÖYLE Mİ?
Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et .
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden de soğuyacak bu millet.
İşgaldeki hali sakın unutma.
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz ,
Sen anandan yine çıkardın amma ,
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.
Neyzen TEVFİK
Atatürk, bir yıldızdı kaydı ve tesadüfen ülkenize düştü.
Bu yüzden çok şanslısınız.
Yıllarca onu örnek almaya çalıştım maalesef çeyreği kadar olamadım.
Fidel CASTRO
- NE ZOR ŞEYMİŞ ATATÜRK OLABİLMEK-
" Türkler İngilizleri mağlup edinceye kadar biz, İngilizleri Tanrı'nın askerleri sanıyorduk!" diyecek kadar Güneş Batmayan İmparatorluk korkusu yaşayan sömürgelerin bağımsızlık ışığı olan lider ,GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK..
Tüm dünyanın takdirini kazanan komutan ; Asker, siyasetçi, devlet adamı.
İtalyan gazetelerinde bir profesörün Atatürk'e dair yazdığı makalede "İskender, Sezar, Napolyon. Ayağa kalkın, büyüğünüz geldi." Denilen.
Siz Atatürk'e iftiralarla saldırsanız ne olur... "Atatürk İngilizlere vali olacakmış!!! Bu nedenle PERA'yı mesken tutmuş.
" Çanakkale muazzam bir zaferse İstanbul neden işgal edildi?"
İşgal edilen İstanbul'u İngilizler tek mermi atmadan neden terk etti ?"
"Elbette Mustafa Kemal onlara istedikleri her şeyi vermeyi kabul etti de ondan ..."diyenler. bu yazıyı İyi okuyun, anlamazsınız ama...
yine sizin kalemlerden birinin
( iftiradan korkan )anlatımıyla size anlatayım.
Ha! bu arada Fransız casusu suçlamasıyla soruşturma geçiren 9 ay tutukluluğu sonrası beraat edip Şam'a (bilinçli sürülen)tayin edilen Mustafa Kemal Atatürk için Sultan 2’nci Abdülhamid'in (Metin doğrudan Abdülhamit'in hatıratından alınmıştır) günlüğünden bir yazıyı aktarmadan geçemeyeceğim.
"Hayatımın en karanlık günlerini bu devrede yaşadım.
Hakikaten! gazeteler Çanakkale'de düşmanın durdurulduğunu, büyük zayiata uğratıldığını yazıyorlardı. Ben bir türlü bu haberlere inanamıyordum. Fakat İngiliz ve Fransız donanmasının Çanakkale Boğazını zorladığı ve giremediği bir hakikatti .
Çıkartma yapmaya muvaffak olmuş fakat ordumuzun karşısında mıhlanıp kalmışlar.
Her vasıta ile cepheden haber almaya çalışıyordum.
Muhafız Kumandanı Asım Bey'i sık sık saraya göndererek gerçek malumat almak için çırpınıyordum. İşte bu sırada Rabbime şükürler olsun ki ummay'a bile cesaret edemediğim zafer haberi ulaştı.
Düşman tasını tarağını toplamış, askerlerinin yarısını denize yarısını gemilerine dökerek Çanakkale önünden çekilip gitmişti.
Bu büyük zaferi MUSTAFA KEMAL BEY adında bir Albay kazanmıştı.
Allah devletine hizmeti geçenlerden razı olsun.
Uzun bir müddet sonra oğlum Abid Efendi benimle konuşurken Mustafa Kemal Bey ile tanıştığını söyledi, Sonradan Paşa olmuş. Hem de burada Beylerbeyi Sarayı'nda tanışmışlar .
Şaştım! burada ne arıyormuş? dedim. "Yüzbaşı Salih Bey arkadaşı" cevabını verdi Ara sıra arkadaşını görmeye geliyormuş. Abid Efendi ile de bu münasebetle dost olmuşlar. Hatta Mustafa Kemal Paşa kendisine iki ceylan yavrusu hediye etmiş.
Bundan memnun oldum.
Devletimin yüzünü ağartmış bir paşanın Abid Efendi'ye yakınlık göstermesi bir şahsiyeti olduğunu anlatıyordu.
Oğluma münasip bir mukabelede bulunmasını hatırlattım.
Biraz halim vaktim olsa bir altın saat hediye edecektim ama, hem dedikodusundan çekindim hem de oldukça geçim sıkıntısında olduğum için bir şey söylemedim .
Arkadaşın bir daha gelecek olursa haber ver ben de göreyim demekle yetindim...
Gerçekten bir defa daha gelmiş, bana haber verdiler. Sırtında bir pelerin vardı ve arkadaşına veda ediyordu.
Uzaktan yüzünü iyice seçemedim ama, sıradan askerlere benzemiyordu
TEHLİKELİ BİR SÜKUNETİ VARDI.
Enver Paşa'nın kendisinden niçin çekindiğini o zaman anladım.
Çanakkale'de İngiltere- Fransa gibi iki büyük devletin ordusunu ve donanmasını durdurdu, yüz geri etti. Bana lazım olan odur!
Muvaffakiyeti için dua ettim." şeklinde ifadesi ile yıllarca karşılaştırdığınız mukayese ettiğiniz Osmanlı devletinin 35. padişahının Atatürk'le ilgili ifadesi bu satırlarda hayat buluyor olmasının da sizin için bir anlamı olmasa gerek ...
İtilaf Devletleri donanmaları 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'na dayanarak 13 kasım 1918'de Haydarpaşa önlerine demirleyip, yaklaşık ,4 ay sonra yani 16 Mart 1920 günü İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından fiilen işgali, Milli Mücadelenin bir dönüm noktasını teşkil ettiği kadar; hem Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 dan bu tarihe kadar olan kurtuluş faaliyetlerinin işgalci devletler üzerindeki etkisini göstermesi ve hem de İşgalci devletler arasındaki rekabet ve menfaat mücadelelerine mücadeleleri ortaya koyması bakımından Milli Mücadelenin önemli bir olayını teşkil etmektedir .
Atatürk'ün heyeti temsiliye reisi olarak 11 Ocak 1920'de İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiserliğine çektiği telgrafta, "İstanbul ve padişah hakkındaki basın haberlerine atıfta bulunup ,Türk milletinin ,hakkın kuvvete üstün geleceğine inandığını ve kaderini 11 Eylül 1919'da Sivas'ta yayınlanan beyannamedeki esaslara göre çözmeye kararlı olduğunu belirterek, böyle bir tasarının barış üzerinde olumsuz etki yapacağını "bildirmiştir.( bu husus İngiliz belgelerinde İstanbul'un işgali ile ilgili hususta zikredilmektedir)
Şimdi yukarıda arz ettiğim şekilde,taraf gazetecilerinden -hakka girmek istemeyen birinin- anlatımıyla İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşunda Mustafa Kemal'in gayret ve çabalarını sizlere aktarmak istiyorum.
" Yani İngilizlerin Türkiye üzerindeki plânlarını bana bırakın, ben hayata geçireyim dedi Atatürk ,Öyle mi? İngilizler de tamam dediler, anlaştılar. Bu ülkeyi bizim hedefimize göre taşı dediler gittiler, Bu mu düşünce?
Eğer ,tarih bilmezsen! bana şöyle bir soru sordular, dediler ki! Çanakkale geçilmez deniyor ama, geçtiler. İstanbul'a gelip aldılar. Nasıl oluyor bu? Bir de üstelik cephenin komutanı Mustafa Kemal .Hem de Mustafa Kemal'in komutanlık yaptığı cepheyi geçen Hani Mustafa Kemal'in komutanlık yaptığı cephe geçilmezdi? Hani İstanbul'a girilemiyordu?Girdiler işte...
Tarih dediğimiz şey yaşanıyor abi.
Yaşanıyor!
1915 yılında Çanakkale geçilemedi. İngiliz- Fransız donanmalarını perişan ettik, geri döndüler. 3 yıl sonra Mondros Antlaşması ile biz teslim olduk( Almanya mağlup olduğundan dolayı biz de yenik sayıldık birinci Cihan Harbinde )
Ve teslim almaya geldiler. Savaşarak alamadılar antlaşma yaparak aldılar, bu antlaşmayı Osmanlı Devleti ile yaptılar...
Çanakkale geçilmez! Evet Çanakkale geçilemedi.1915'te Mustafa Kemal Bey'in (yarbaydı sonra Albay olan) savunmasında.
Çanakkale Savaşı büyük bir savaştır. Kahramanca bir savaştır. Geçemediler! Ardından antlaşma ile geçtiler .
Sonra ne oldu? Kurtuluş Savaşı başladı. Birinci Dünya Savaşı bitti. Bizim önümüze Sevr adı verilen bir dayatmayı koydular...
Bugün; ben şimdi söylüyorum Enes kardeşim .Şahidim ol. Sonra Allah şahidim olsun .
Sevr Antlaşması'nda,Sevr paçavrasında. Allah'ın belası Sevr musibetinde ...
Bir millet olarak Sevr'i kabul etmedik. Devlet olarak da kabul etmedik .
Ve bir derin devlet polisi olarak, bir Türk Devleti projesi olarak Mustafa Kemal'e olağanüstü yetkiler verildi ve Anadolu'ya çıkıldı.
Ve Mondros'u kabul kabul etmediğimizi...
İngiltere bütün mal varlığını Birinci Dünya Savaşı'nda kullandı. Artık tükendi 4 yılda 3 defa hükümet değişti İngiltere'de . Enflasyon %500'lere vurdu.
Bakan dayanmıyor, her gün bakan değişiyor. Ülkede büyük bir kriz çıktı,halk İsyan ediyordu .Para bitti sıkıntı büyüktü...
22 Ağustos'ta başlayıp, 26 Ağustos'ta zirveye çıkan ,30 Ağustos'ta zafere ulaşan ve 9 Eylül'e kadar süren.
Askerimizin hiç durmaksızın Afyon'dan İzmir'e kadar koşa koşa düşmanı (Yunanlıları) denize dökerek kazandıkları bir zafer var kardeşim.
Diyor ki Mustafa Kemal," Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri" Bu yüzden ilk hedefiniz Akdeniz'dir deyince millet Ege'ye gidiyor ,İzmir'e gidiyor. İkinci hedef Doğu Trakya ...16 Eylül 2022'de Trakya -Edirne- Tekirdağ bölgesinde, 3. hedef İstanbul.
23 Ekim 1922 tarihinde İstanbul'un ucunda ,orada asker duruyor.
Bu arada 11 Ekim 1922'de Mudanya- Bursa'da bir Ateşkes Antlaşması yapılıyor. Önce bir savaş yapılır, savaştan sonra bir Ateşkes Antlaşması ve barış yapılır. I. Dünya Savaşı yapıldı sonra Mondros ateşkesAntlaşması yapıldı sonra Sevr Antlaşması yapıldı.
Biz bunları kabul etmedik .Kurtuluş Savaşı'na girdik, kazandık.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Mudanya Ateşkes Antlaşması yapıldı sonra Lozan Barış Konferansı yapıldı.
Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda İngilizlerin İstanbul'u terk etmeleri için bir yıl süre tanındı. 11 Ekim 1922'de dedik ki onlara "bir yıl içinde bu ülkeyi terk edin." Pis herifler bir yılı dibine kadar kullandılar .
11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşmasından sonra 2 Ekim 1923'te ,tam bir yıl sonra, İstanbul'u terk ettiler.
Niye girmedik İstanbul'a ? İzmir'e vurarak girdik. İzmir yandı, ne oldu sonra?
İstanbul'a göre İzmir bir köy, İzmir bir liman kasabası .Basit, sıradan , normal küçük bir Batı Anadolu kasabası... Devletin zararı büyük değil.
Peki İstanbul ?
Yakarlarsa ne olur? Halihazırda başkent İstanbul resmi olarak Ankara olsa da.
Merkez Bankası, gazeteler ,arşivler... devletin tüm mekanizmaları nerede? İstanbul'da. Ayasofya'lar, Sultanahmetl'er Süleymaniye'ler... kültür mirası nerede? İstanbul'da. Her şey İstanbul'da .İzmir gibi olmaz, İstanbul'u yakarlarsa bunu göze alabilir misin? Onun için bir yıl tanıdık. Bir yıl sonra çıkmazsanız, gireriz! dedik.
İngilizler de bunun üzerine Mudanya'yı kabul ettiler. Mudanya Ateşkes Antlaşması gereği çıkmazlarsa zorla çıkaracağımızı bildikleri için kendileri çıktılar .
Hani burada Mustafa Kemal ile anlaşma? Hani burada İngilizlerin planlarının doğrultusunda Türkiye'yi Mustafa Kemal'in çevirmesi? Askeri bir antlaşmanın sonucunda vermiş olduğumuz süreyi -bir yıllık hakkı- kullandılar. 2 Ekim 1923 tarihinde İstanbul Komutanı Selahaddin Nadi Paşa ve Refet Bele'nin mihmardanlığı ve gözetiminde İstanbul işgal komutanı General Harrington bu ülkeden defolup gitti . Bu kadar basit.
Yani! İngilizler kendileri bu şehri terk etmediler. Terk etmek zorunda bırakıldılar. Kolunu kırdık, kanadını kırdık, burnunu kestik, kulağını kestik...( mecazen) perişan ettik. Sürüne sürüne İngilizler defoldular.
Bu millet İngiltere'nin ağzını ,burnunu kıra kıra bu ülkeden defolup gitmeye zorladı.
zarar vererek gitmesinler diye, onlara bu süreyi biz verdik!
BİR ŞAHSİYETE KİNİN VE ÖFKEN, ONUN KAHRAMANLIĞINI VE BU ÜLKE İÇİN YAPTIKLARINI GÖLGELEYEMEZ
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.