
İstiklal Marşı'nın Kabulü Ve Mehmet Akif Ersoy
Yavuz Gezer
İSTİKLAL MARŞI'NIN KABULÜ VE MEHMET AKİF ERSOY
( Ersoy milli mücadelenin manevi lideri )
"İstiklal Marşı, bizim inkılabımızı anlatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak lazımdır". Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Adanan, kendini ibadete veren, münzevi anlamlarını taşıyan ve Allah'a derin bir bağlılık ve ibadetlere büyük bir özveri ifadesi olan anlamları taşıyan ismi gibi ,yüce karakterli bir kişiliktir Akif…
Maarif vekaletinin, Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, İstiklal Harbi'nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla 1921 yılında düzenlediği ve 724 şiirin gönderildiği güfte yarışmasında ;Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferara ,Muhittin Baha Bars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimlerin de şiirleri vardı.
" Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini" düşündüğü için bu yarışmaya katılmak istememiştir Akif ...
Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920'den sonra, Eğitim Bakanlığı tarafından güfteler incelenmiş ancak bakanlık,
içlerinde İstiklal Marşı olabilecek bir eser bulamamıştır.
Maarif vekili Abdullah Suphi Bey'in 5 Şubat 1921 tarihinde kendisine yazdığı davet mektubu sonrası fikrini değiştiren Akif, Ankara Tacettin dergahındaki odasında Türk ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve bakanlığa teslim etti.
Tırnaklarıyla duvara kazıdığı ve zaman zaman tırnaklarının arasından sızan kanla mısralarını yazdığı İstiklal Marşı ;Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancı, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güveni, Türk Ulusu'nun bağımsızlığı, Hak'ka, yurduna ve dinine bağlılığını dile getiren sözlerdir.
Hamdullah Suphi beyin isteği üzerine önce cephede asker arasında okunmasına karar verilerek Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı.
İstiklal Marşı 17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyet-i Milliye ve Sebilurreşad Gazetelerinde yayınlandı .12 gün sonra Konya'da Öğüt Gazetesinde yer aldı.
Ön elemeyi geçen yedi şiir, 12 Mart 1921' de Gazi Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı. Mehmet Akif'in şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu.Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyecana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Bazı mebusların itirazlarına rağmen ,Mehmet Akif'in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi.( Alıntı)
Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
Gelenin keyfi İçin geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım...
-Boğamazsın ki!
- Hiç olmazsa koğarım
Üç buçuk soysuzun ardında zağârlık yapamam;
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın Lâle.
Sözleri gibidir adeta. Değerleri arasında hürriyet kavramının en üst sıralarda olduğu ömrünün büyük bir kısmı, vatanın düşman işgalinden kurtuluşu ve milletin bağımsızlığı mücadelesi ile geçen Mehmet Akif'in...
Akif;
1873 yılının Aralık ayında İstanbul'un Fatih ilçesinin Sarıgüzel semtinde doğdu.
27 Aralık 1936 Pazar günü saat 19.45'te Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanında (Sait Halim Paşa'nın kız kardeşine ait evde)vefat etti .
Babası, çocuk yaşta Arnavutluk'tan İstanbul'a gelerek tahsil etmiş ve Fatih Medresesi Müderrisliğine kadar yükselmiş; alim ve arif bir zat olan Mehmet Tahir Efendi,(1826- 1888 )
Annesi aslen Buhara'lı olan Tokat'lı bir aileye mensup Emine Şerife hanımdır (1836-1926)
Bir kız kardeşi vardır, Nuriye Hanım.
Mehmet Akif Bey ve ailesi ,büyük Fatih yangınına kadar yaşamlarını Fatih İlçesi'nin Sarıgüzel semti Sarınasuh sokağında 7-8 odalı ve 500 arşın bahçeli bir evde sürdürdüler...
Mehmet Akif Bey'in babasının kendisine verdiği isim/mahlas " Ragif"tir.( Ragıyf- Arapça bir nevi ekmek demektir)
"Ragif" ev halkı ve mahalleli arasında kullanılamadığından zamanla "Akif'e" dönüşmüştür. Bayramiç'te çıkarılan nüfus kağıdına da "Akif" olarak geçmiştir.
Fakat babası kendisine hep "Ragif" şeklinde hitap etmiştir. Mehmet Akif, babasının rahle- i tedrisinde sıkı bir ahlakçı olarak yetişti. Doğrucu, hakperest ve dürüst şahsiyetinin ilk temellerini de baba terbiyesinden aldı.
İlk tahsiline babası Tahir Efendi'den aldığı lisan eğitimi ile başlayan Mehmet Akif; Emir Buhari mektebine (1878-80) iki yıl devam ettikten sonra 1880'de Fatih Mekteb-i İptidadisi'ne girdi.
Bu süre zarfında"hem babam hem hocamdır" dediği Tahir Efendi'den Arapça dersleri almaya devam etti.
Babası Tahir Efendi, "Akif müspet ilim tahsil etmeli, dini ilmini ben tamamlarım." Diyecek kadar aydın bir kişilikti
Akif ilk öğreniminden sonra ,Fatih Otlukçu yokuşunda bulunan Fatih Merkez Rüşdiyesi'ni iki yılda (1883-85) bitirerek Mülkiye Mektebi'nin İdadi( lise )kısmına kayıt oldu.
Akif,dil derslerinde çok başarılıydı (Türkçe, Arapça, Acemce ve Fransızca) dört lisan dersinde de birinciydi
O yıllarda şiir tutkusu derinleşmiştir Akif'in ve ilk okuduğu şiir kitabı Fuzuli'nin "Leyla ve Mecnun'udur"
Bu arada güreşe de merak salmıştır...
Mülkiye'nin yüksek kısmının ilk yıllarında babası vefat etti(1889)
Babasının vefatıyla, ailesinin geçimini bir an önce sağlamak için Mülkiye Baytar mektebine geçti. Büyük Fatih yangınında evlerini kaybetti ve maddi sıkıntı çekmeye başladı .Tüm bu olumsuzluklara rağmen 1893 yılında okulunu birincilikle bitirdi .
Memuriyet hayatına Ziraat Nezareti Umur-u Baytariye ve Islah-ı Hayvanat Umum Müfettiş Muhavinliğine atandı.
Devam edecek.
NOT: Mart ayı;Atatürk'ün Harp Okuluna (1283) apolet no'suyla girişi(13 Mart 1899),İstiklal Marşı'nın kabulü(12 Mart 1921),Tıp Bayramı(14 Mart ) ve Çanakkale Deniz Zaferi (18 Mart 1915 ) gibi önemli günleri nedeniyle tarihimizin önemli ayları içerisinde yer alır. Anmak ve unutmamak milli ve insani bir görevimizdir.