Hemen hemen hepimizin hayatında bu insanlar var ve kimimiz için özel olan kimimizin arkadaşı kimimizin iş yerinde mesai arkadaşı ve biz bu insanları tolere etmeye kendimizi mecbur hissederiz ve ‘onu öyle kabullendim’ diyerek kendimizi teselli ederiz aslında. Bu tolere kendimize zarardır. Ne kadar erken fark edilirse o kadar iyi.
Bir yaşam biçimi değildir ruhsal bozukluktur.
Sen ne kadar fedakâr ve öz verili olursan ol; o insanı olumlu şekilde değiştiremezsin, ortak bir noktada buluşamazsın. Sadece narsistik kişilik bozukluğu olan insanları anlamak için araştırırsın, okursun ve uzmanlardan desteği sen alırsın.
Çünkü bu durum çocuklukta maruz kalınan davranışlara karşı geliştirilmiş bir savunma mekanizması yani karşındaki kişi geçmişinden yara almış bir çocuk. Ama anlamak çözmeye yetmez. O nedenle uzak durulması kendi benliğinizi koruyabilmek adına tüm uzmanlarca hemfikir olunan tek konu.
Duygusallıktan çıkıp gerçeklere odaklanalım.
Narsist kişi kendini güvende hissedeceği bir liman peşinde. En zalim yüzünü göstereceği kişi ise yine kendisini hep güvende hissettiren en yakınındaki insan olarak sen olacaksın. O; kendinde olmayıp sende olan için senin merkezinin içinde. Peşinde olduğu her ne ise (sadece yaşam enerjin bile olabilir bu) senin içini boşalttıktan sonra seni bir kenara atacak ve yeni kaynaklara yönelecek seni artık mutsuz etmiştir. Onun için bir nesneden farkın yok.
Manipülasyonları ile seni adeta kölesi yapacak. Kölelerin bir gün özgürleşme şansı hep olsa da yaşamak için kölesine ihtiyaç duyan efendi, yeni bir köle arayabilir asla kendine dönüp bakmaz. Kendi asla sıfatından kurtulmayı düşünemez. Esasında o hep mahkûm. İşin özünde içsel değersizliğini örtbas etmeye çalışan, sürekli olduğundan farklı gözükmek için çabalayan, egosunu besleyecek insanlara ihtiyacı olan, asla kendi gibi olamayan bir kişilikten söz ediyoruz. Düşününce insan üzülüyor. Her neyse işin özü bir narsisti değiştiremezsin, düzeltemezsin. Ama kendini kurtarıp özgürleşebilirsin. İş ki onun gerçek kimliğini gör. Çünkü niyeti konusunda hep kararsız kalacaksın. Biz sevmediğimiz, kıskandığımız bize kendimizi kötü hissettiren insanlardan uzak dururken onlar uzak durmuyor. Patoloji de burada başlıyor zaten. O yüzden bize gülümseyerek yaklaşan bu insanları tespit etmek oldukça zor.
En güzel manipülasyonlarından birisi de kararsızlık yaratıp karşısındaki kişinin içsel dengesini bozmaktır. İyi mi, kötü mü? Bir türlü karar veremezsiniz. İyiyken çok iyi, kötüyken çok acımasızdırlar.
Bu insanlar ile beraber yaşamak zorunda olanlar için baş etme yöntemlerini konuşacak olursak eğer; en büyük yanılgı karşı manipülasyon geliştirmek çünkü piri varken karşında onunla baş etmen imkânsız. Karşındaki insanın duygusu yok, empati yeteneği yok, gerçekten yaşamıyor. Onda gördüğün her duygu -mış gibi. O yüzden asla baş etmeye çalışma. Sınırlarını çizerek, tartışmaya girmeden dik durmaya çalışılabilirsin en fazla.
Onlar hep en iyisi; en güzel ve çarpıcı sevgili, eş onun ki, en başarılı çocuk onun ki, en iyi eşyalar onda olmalı, en beceriklisi, her kesin görmediğini gören, her şeyi yönetebilen, onlardan gizli hiçbir şey olamaz, görüntüleri kusursuz, iş yerinde onun yerinde kimse olamaz sistemi o kurmalı hakimiyet onda olmalı ve etrafında sadece hükmedeceği insanlar olmalı çünkü önemli olan onun beslenmesi.
Ve küçük bir hatırlatma daha; narsist insanlar kendisini parlatacak, dolu insanlarla birlikte olurlar. Yani sen kurban isen boş bir insan değilsin…
Bu girdaptan çıktığında çok daha güçlü olacaksın...
Tolstoy'a sormuşlar:
Nasıl ''iyi insan'' olunabilir?
Önce ''kötülük ve kötü insan'' hususunda mutabık olmak lazım, demiş.
Peki, kötü insan nedir? Diye sormuşlar.
Verdiği cevap sarsıcı:
''Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan en kötü insandır.''...
Kyn; Esra Ser // Fırat Gazetesi