
Bir Deprem Ülkesi Olarak Türkiye: Ne Yapıyoruz, Ne Yapmalıyız ?
Duygu Tayhani Bengi
AFET OKURYAZARLIĞI
JAPONYA: Eğitimle her şeyin nasıl değiştiğine inandıran; coğrafyanın kader olup olmadığını sorgulatan ülke.
Okullarımızdaki yöneticilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin afet eğitimi konusunda bilinçlendirilmeleri ve afet zararlarının en aza indirilmesi, afet bilincinin geliştirilmesi ve afete
hazırlıklı olma kültürünün oluşturulması amacıyla JICA(Japonya Uluslararası İş Birliği Ajansı) ve Millî
Eğitim Bakanlığımız iş birliği ile hazırlanan bir proje kapsamında 2020 yılında Japonya’ya gittim.
"HAYATA SAYGI DUYAN BİR RUHUN YETİŞTİRİLMESİ” amacıyla dünyanın her yerinden gelen insanları özveri ile yetiştiren Japonya’da bir eğitime katılmak, şehrimi ve ülkemi temsil etmek kelimelerle anlatılamayacak bir onur, tarifsiz bir mutluluk ve çok büyük bir şanstı benim için.
Herkesin huzur içinde yaşayabileceği, afetler karşısında dayanıklı duruma getirilmiş bir dünyaya katkı sağlamak adına, her detayın düşünüldüğü bir eğitim ortamında, alan uzmanlarından aldığım yoğun, etkili, nitelikli ve bir o kadar da keyifli eğitimler bakış açımı değiştirmekle kalmadı, çalışmalarıma da yön verdi. Bana her şeyden önce; mutluluğun “ bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmek” olduğunu öğretti.
Hepimiz bu zamanda, bu yerin konuklarıyız.
Amacımız gözlemlemek, öğrenmek, büyümek, sevmek.
Sonra eve geri döneceğiz. -Aborjin Atasözü
Türkiye genelinden seçilerek gelen 20 öğretmen arkadaşımla beraber JICA & MEB iş birliğinde yürütülen Okul Tabanlı Afet Eğitimi Projesi'nin çevrimiçi ve yerinde eğitimlerini tamamlayarak master sertifikalarımızı aldığımızda üstlendiğimiz sorumluluğun ve ülkemizde bizleri nelerin beklediğinin büyük ölçüde farkındaydık: “ Bilgi, uygulanıncaya kadar güç değildi.”olsa olsa ağır bir yüktü … Bu nedenle eğitim sürecinde ve özellikle sonrasında elimden geldiğince, dilim döndüğünce, kalemim yazdığınca ve nefesim yettiğince doğa kaynaklı afetlerle ilgili çalışmalarda yer aldım,deneyimlerimi paylaşmayı ülkeme borç bildim çünkü ' ÖNLENEBİLİR HER AFET CİNAYETTİR . ' inandım; onca acı kayıptan sonra yaşamak mahcubiyetini hissettim.Japonya’daki eğitim sürecinde ve sonrasında en çok şu soruları sordum:
Biz en büyük yanlışı nerede ve niçin yapıyoruz?
Yüzyıllardan beri aşırı yağışlar, aktif volkanlar, depremler, tsunamiler ve fırtınaların sonuçları olarak doğa kaynaklı afetlerle, yangınlarla ve nükleer tehlike ile karşı karşıya kalan ve kalmaya da devam eden Japonya’da afet önleme ya da afet riskini azaltma konusunda yapılan iyi uygulamalar neler?
Japonya deneyimlerinin ülkemiz eğitim programında ihmal edilen alanlardan biri olan afet okuryazarlığına ne şekilde katkıları olabilir?
Bence biz en büyük yanlışı depremi, deprem olduğu zaman konuşup sonra unutarak yapıyoruz; o kadar bizden ve sevdiklerimizden uzak görüyoruz ki afetleri ,önlem almaya gerek duymuyoruz(!)
Doğa olaylarının meydana gelmesini engellemek mümkün olmadığına göre afet riskini azaltmaya yönelik eğitime gerekli önemi vermeyerek en büyük hatayı yapıyoruz.
Afet öncesi alınacak önlemlerin en başında binaların afetlere dayanıklı olarak inşa edilmesi, güçlendirme çalışmaları yapılması, yüksek risk taşıyan yerlerde yapılaşmanın azaltılması gibi yapısal önlemler yer almaktadır:
"DEPREM ÖLDÜRMEZ,BİNA ÖLDÜRÜR."
Ayrıca her birimizin afet öncesi, sırası ve sonrasında neyi, nasıl yapmamız gerektiği konusunda bilinçli olmamız hayatî önem taşımaktadır.
Afet okuryazarlığı eğitiminin ,dersin bir bölümü/ sınav sorusuna cevap verme aracı vb. olması durumlarının ötesinde öğrencilerin afetleri kendi problemleri olarak hissedebilecekleri şekilde düzenlenmesi, senaryo temelli tatbikatlar yapılması gerekmektedir.
Tatbikatların içeriği kadar sıklığı ve tatbikat sonrası yapılacak analizi de oldukça önemlidir:
Japonya’da yılda 10-12 tatbikat yapılmak suretiyle öğrencilerin kalıcı öğrenmeler gerçekleştirmeleri sağlanmasına karşın ülkemizde çoğu okulda yılda bir ya da iki kere gerekli önemin verilmediğine çoğumuzun doğrudan/dolaylı tanık olduğu sözde tatbikatlar yapılmaktadır.
Oysa coğrafi konumu gibi etkenlerle deprem riski fazla olan ve farklı afet durumlarının gerçekleşme ihtimalinin bulunduğu bölgelerde hem tatbikat sıklığı arttırılmalı hem de (sel, heyelan, çığ düşmesi vb.) farklı afet türlerine yönelik tatbikatlara yer verilmelidir.
Tatbikata katılan öğrenci, öğretmen, yönetici hatta velilerin değerlendirmeleri doğrultusunda eksikliklerin neler olduğu belirlenmeli, afet riskini azaltmaya yönelik güncellenmiş senaryolara dayalı tatbikatlar planlamalıdır.
Afet sonrası toplanma alanları olarak kullanılacak yeşil alanlar ne yapıp edilip korunmalıdır.Bu arada Japonya’da okullar en güvenli yerlerden biri olduğu ve afet sonrası kriz yönetimi merkezi olduğu için toplanma alanı olarak kullanılmaktadır...
SON SÖZ:
Afetlerle sınanan aynı zamanda tüm dünyaya afet önleme, afet yönetimi, afet okuryazarlığı konularında örnek olan Japonya’nın bu duruma hatalarından ders çıkararak, öğrenerek; bilim ve teknolojiye değer vererek, en önemlisi liyakati öncelleyerek geldiğini unutmamalıyız.
Bilim insanları tarafından afetlerin “gelmekte olduğu” konusunda geçmişten beri uyarılmamıza rağmen ve bireysel olarak da yapabileceklerimiz olduğu halde ,her defasında nasıl olup da hazırlıksız yakalandığımız konusuna kafa yormalıyız(!)